Kürt İsyanları
KÜRT İSYANLARI.
Mîr Mihemedê Kor, 1832'de başkaldırdı. Osmanlı onu bastıramayınca İstanbul'a davet etti. Topkapı Sarayı'nda onuruna yemekler verildi. Taltif edilerek Kürdistan'a geri gönderildi. Kürdistan'a dönüş yolunda Trabzon dolaylarında maiyetindekilerle birlikte pusuya düşürüldü ve öldürülerek cesedi köpeklere yedirildi.
Müküs Emirî Xan Mehmûd, 1838 ve 1842'de iki kez başkaldırdı. İlk başkaldırısında İstanbul'a götürüldü. Sultanla karşılaştı ve ona sultanın da normal bir insan olduğunu, Allah'ın yeryüzündeki gölgesi olmadığını söyledi. Bedirxan Bey'in akıl hocasıydı. Kürtler arasında bütün emirlikleri içine alan Peymana Pîroz'u (Kutsal Antlaşma) gerçekleştirdi. İsyan bastırıldıktan sonra Bulgaristan'ın Tuna Nehri kıyısındaki Ruscuk şehrine sürgüne gönderildi. Karısı ve çocuklarıyla birlikte kürek mahkumu yapılarak işkenceyle öldürüldü. Cesedinden burun ve elleri koparılarak dönemin yöneticilerine gösterilmek üzere İstanbul'a gönderildi.
Botan Emirî Bedirxan Bey, 1842-43'te başkaldırdı. Hedefi Kürdistan topraklarında adaletli bir devlet kurmaktı. Üç koldan gelen ordulara uzun süre direndi. Halkına dokunulmaması şartıyla Osmanlılara teslim oldu. Beraberindeki 3000'den fazla Kürt ile birlikte Girit'e sürüldü, Şam'a gömüldü. Ailesi dünyaya dağıldı.
Yezdan Şêr, Bedirxan Bey'in halefiydi. 1854'te Bitlis'te Osmanlı'ya karşı başkaldırdı. İki yıl boyunca orduları yenilmedi. Fakat savaş meydanlarında kazandığı zaferleri masada kaybetti. Musul'daki İngiliz konsolosunun güvencesiyle ve vaatleriyle tuzağa düşürülerek İstanbul'a gönderildi ve orada tutuklandı. Lidersiz kalan ayaklanma kısa sürede dağıldı. Yezdan Şer ise aç bırakılarak öldürüldü ve bilinmeyen bir yere gömüldü.
Şeyh Ubeydullahê Nehrî şüphesiz Kürdistan tarihinin en karizmatik lideriydi. Daha sonra Kürt Teali Cemiyeti'ni kuracak olan oğlu Seyit Abdülkadir ile birlikte 1880'de millî bir Kürdistan ideasıyla başkaldırdı. Gönül erlerinden oluşmuş ordularıyla Hakkari'den Tebriz'e, Erzurum'dan Urfa'ya birçok mıntıkayı Osmanlı ve Kacarlar hakimiyetindeki İran'dan geri aldı. Osmanlı, İngiliz ve İran ittifakıyla yenilgiye uğratıldı. 142 Kürt beyi ile birlikte sürgün edildi. 10 Ağustos 1891'de Mekke'de sürgünde öldü. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte sürgünden İstanbul'a gelen oğlu Seyit Abdülkadir, Şeyh Said Efendi ile birlikte idam edildi.
Mîrlîwa İbram Paşayê Millî, 1908'de İttihatçılara karşı başkaldırdı. Şam'a kadar bütün bir bölgeyi kontrol altına aldı. Osmanlı güçleriyle uzun çatışmalar yaşadı. Çarpışmalar esnasında yaralanan İbrahim Paşa dizanteriye yakalandı ve çok geçmeden yolda öldü. Kevkeb tepelerine gömüldü. Fedaileri daha sonra cenazeyi Suriye'ye götürerek Faya'ya gömdü. İbrahim Paşa'nın öldüğüne inanmayan İstanbul hükümeti bir heyet gönderterek mezarı açtırdı ve cesedini bulunduğu yerden alarak kaybettirdi.
Şeyh Abdulselam Barzanî, İstanbul hükümetine bir telgrafla Kürt haklarını talep ettiği 7 maddelik bir liste gönderdi. Talepleri karşılanmadığı gibi idama mahkum edildi. 1914'te Barzan'da başlattığı başkaldırı Bitlis'ten Süleymaniye'ye kadar büyük bir alanda etkili oldu. 1914'ün sonunda sonunda asıldı.
Şeyh Mahmudê Berzencî daha 1908'de babası Şeyh Saidê Berzencî ile birlikte Osmanlı'ya başkaldırdı. Ailesiyle birlikte sürgün edildi. Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı'ya Irak cephesinde yardım etti. 1918'te Wilson'a gönderdiği mektupta Bağımsız Kürdistan'ın Kürtlerin hakkı olduğunu vurguladı ve yardım talep etti. 1919'da bütün Güney Kürdistan'ı ele geçirdi ve savaşarak yendiği İngilizler tarafından Kürdistan yöneticisi olarak resmen tanındıysa da İngiliz ve Irak güçleriyle amansız bir savaşa girdi. Britanya bayrağını indirerek yerine Kürdistan bayrağını astığı gerekçesiyle gıyabında idama mahkum edildi. İngiliz uçaklarının vurduğu Süleymaniye, Qeladizê ve diğer Kürt şehirlerinde büyük kayıplar verdi. İngilizler tarafından yaralı olarak ele geçirildi ve Hindistan'a sürüldü. Tekrar Kürdistan'a dönerek İngilizlere karşı savaştı. Başkaldırısı 1933 yılına kadar sürdü ve mahkum edildi. Ev hapsindeyken öldü.
Alîşan Bey, 1921'de Koçgirî'de Türk devletine karşı başkaldırdı. Uzun çarpışmalardan sonra tutuklandı ve isyanda aktif olarak görev almış 95 kişiyle birlikte idama mahkum edildi. TBM bu kararı daha sonra bozarak bu kişileri af ettiğini ilan etti. Kısa süren bir hapisten sonra Alişan Bey, 14 Mart 1924’te İmranlı’daki evinde bombalı bir saldırıyla öldürüldü ve cesedinden geriye küçük parçalar kaldı.
Şeyh Said Efendi, başkaldırdığı bölgenin büyük bir kısmını ele geçirmesine rağmen başarısız oldu ve 1925'te 47 arkadaşıyla birlikte idam edildi. Mezarının nerede olduğu halen bilinmemektedir.
Azadi'nin kurucusu Miralay Xalid Begê Cibrî, 1925 Kürt isyanının akıl hocasıydı. Bir ihbar üzerine tutuklandığında Kürt aşiretlernin gelip onu kurtarmasını bekledi ama gelen olmadı. Kurşuna dizildi.
Seyîd Rizoyê Dersimî, 1937-38 olaylarındaki kanlı çatışmalardan sonra barış görüşmeleri yapmak üzere Erzincan'a çağrıldı. 5 Eylül 1937'de 72 Dersimli ile birlikte tutuklandı. 5-13 Eylül 1937'de Elazığ’a götürülüp askeri mahkemede yargılandı ve yaşı idama uygun olmadığı için yaşı küçültülerek idam edildi. Nereye gömüldüğü bilinmemektedir.
Qazî Mihemed, 1946'da Kürdistan Cumhuriyeti'ni başkent Mehabad'ta ilan etti. 11 ay dayanabilen ülkesi güçsüzlükten yıkıldı. Rusların verdiği destek sözünü yerine getirmemesi ve İran ile barışmalarının ardından hükümet kabinesindeki arkadaşlarıyla birlikte idam edildi. Vasiyetinde Kürtlere birlik olmalarını öğütledi. Rusya'nın niçin yardım etmediğini soran bir gazeteciye dönemin dışişleri bakanı "biz bir yardım derneği değil bir devletiz, çıkarımız bunu gerektirdi" dedi.
Dr. Abdurrahman Qasimlo, büyük bir akademisyendi. Doğu Avrupa ülkeleri ve Fransa'daki Sorbon Üniversitesi'nde Ekonomi dersleri veriyordu. İran'da Şah'ın devrilme ihtimalinin ortaya çıkması üzerine ülkesine döndü ve halk devriminin olması için çalışmalarda bulundu. Devrim sonrası Kürdistan için statü talep edince Humeyni tarafından devlet televizyonunda "şeytan" ilan edildi. Kürdistan dağlarına çekildi ve binlerce peşmergeyle İran'a karşı savaştı. Dağlarda kazandığı zaferler sonunda İran devleti onunla görüşmek istediğini bildirdi. Sosyalist Enternasyonal toplantısı için gittiği Avusturya'nın Viyana şehrinde 13 Temmuz 1989'da müzakere masasında katledildi.
Yüzlerce Kürt kahramanının sonu benzer şekilde sonuçlandı. Ya devlete güç yetiremediler, ya devlet tarafından kandırıldılar, ya ihanete uğradılar ya da uğruna ölümü göze aldıkları Kürtler onlara yeterince sahip çıkmadı.
Şimdi bir daha okuyun.
Abdullah Öcalan, 1978'de ayaklanmaya öncülük ederek PKK'yi kurdu. Ahmedê Xanî'nin türbesinde bir gece uyuduktan sonra başkaldırıya karar verdi. 1984'te Türk devletine karşı silahlı olarak son Kürt isyanının fitilini ateşledi. Türk güçlerine saldırılan yerlerden ilki Bedirxan Bey'in Kürdistan bayrağını düşürdüğü Eruh'tu. Başlattığı isyan bütün Kuzey Kürdistan coğrafyasını sardı. Kürt şehirlerinden binlerce genç etrafında birikerek büyük bir gerilla ordusu kurdu. Türkiye'de Kürtlerin siyasal parti kurabilme gücü elde etmesini sağladı. Kürdistan'ın kimi bölgelerinden Türk devletini tamamen temizledi. Filistin, Lübnan, Suriye ve Qandil'de büyük askeri kamplar kurdurttu. 1998'de Türkiye'nin baskısı sonucu karargahından çıkmak zorunda kaldı ve Avrupa'ya gitti. Burada destek ziyaretlerinde bulunduysa da bu girişimi sonuçsuz kaldı. 15 Şubat 1999'da uluslararası bir operasyonla tutuklandı ve Türkiye'ye teslim edildi. Yakalandığı dönemde biri 11 yaşında Zehra Çelik adlı bir çocuk olmak üzere 63 Kürt kendisini yaktı. Cezaevinden PKK'yi yönetmeye devam etti. Savaş ortamının durulması ve Kürtlerle devlet arasında bir barış sağlanması için elinden geleni yaptı. Zorla saçları kazıtıldı ve cezaevinin şartlarından dolayı boğazındaki yanmalardan dolayı sık sık Adalet Bakanlığı'na başvurdu. Dönem dönem cezaevinden devletle müzakerelere başladığını ve kimi mutabakatlarda bulunduklarını ilan etti. PKK ile Türk devlet yetkilileri onun gösterdiği yol üzerine Oslo'da bir araya geldi fakat görüşmeler beklendiği gibi gitmedi. Görüşme kayıtları basına yansıdı.
Buradan işgal edilmiş halkıma şunu müjdelerim ki artık Mir Mihemedê Kor'u köpeklere yem edemeyecekler; Xan Mehmûd'u ve karısını kürek cezasına çarptıramayacaklar; Bedirxan Bey ve Şeyh Ubeydullah'lar sürgünde ölmeyecek; Yezdan Şêr açlıktan öldürülemeyecek; İbrahim Paşa'nın cenazesi mezarsız kalamayacak; Alî Şan Bey bombayla parçalanamayacak; Şeyh Said'i asamayacaklar; Seyid Rizo'nun ülkesini Kerbela'ya çeviremeyecekler; Qazi Muhammed halkını kurtarmak için bir devletin yardımını beklemek zorunda kalamayacak; Qasimlo'yu görüşme masasında vuramayacaklar.
Ve ey "Siz bugün beni asıyorsunuz oysa benim arkamda koca bir Kürt milleti var, torunlarımız da intikamımızı alacaklardır” diyen Xalid Begê Cibrî, mîrim, Kürdistan'ın güzel kahramanı, sana müjdeler olsun ki o beklediğin Kürtler geldiler ve seni o müfrezenin elinden kurtaracaklar. Çünkü artık değil liderlerini, bir Kürt kedisini bile düşmanlarına teslim etmeyecek kadar akıllarını başlarına aldılar.
İBRAHİM HALİL BARAN...
Bu Yazıyı Twitter'da Paylaşmak için Kısa Link: http://bit.ly/isyanlar
Category : Alîşan Bey , apo , Kürt İsyanları , Kürt Kültürü , Miralay Xalid Begê Cibrî , PKK , Qazî Mihemed , Seyit Rıza , Şeyh Mahmudê Berzencî , Şeyh Said , Yezdan Şêr
0 yorum